|
|||||||||
VI- SİGORTA PRİMİNE ESAS OLAN VE OLMAYAN KAZANÇLAR
A-Prime Esas Kazançlar
1- Asıl Ücretler
2- Ödeme Şekil ve Zamanına Göre Ücret Çeşitleri
3- Ücretin Eklentileri
B-Prime Esas Olmayan Kazançlar
1- Yolluklar
2- Ölüm, Doğum ve Evlenme Yardımları
3- Aynî Yardımlar
VI- SİGORTA PRİMİNE ESAS OLAN VE OLMAYAN KAZANÇLAR
A-Prime Esas Kazançlar
1- Asıl Ücretler
2- Ödeme Şekil ve Zamanına Göre Ücret Çeşitleri
3- Ücretin Eklentileri
B-Prime Esas Olmayan Kazançlar
1- Yolluklar
2- Ölüm, Doğum ve Evlenme Yardımları
3- Aynî Yardımlar
VI- SİGORTA PRİMİNE ESAS OLAN VE OLMAYAN KAZANÇLAR
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77 nci maddesinin birinci fıkrasında, ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki çeşitli istihkakların prime esas tutulacağı belirtilmiştir.
Prime esas bazı kazançların nitelikleri ve çeşitleri aşağıda açıklanmıştır.
İş Kanununa göre, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve nakden ödenen meblâğı kapsar.
Hizmetin karşılığı olan ücret, para veya ayn olarak sağlanan menfaatlerdir. Ücretin ayn olarak verilmesi halinde bunun para ile temsil edilebilir bir menfaat olması ve akitten veya Kanundan doğması gerekir.
Fazla mesai ücreti, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri, ek görev ücreti de asıl ücrete dahildir.
77 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca ücretlerin brüt toplamı hak edildikleri aylar itibariyle prime tâbi tutulacaktır. Yani, prime tâbi tutulabilmesi için ücretin ödenmesi şartı yoktur.
Ücret, belirli zaman birimleri içerisinde yapılan hizmetin karşılığı ise, zaman esasına göre bir ücret kararlaştırılmış demektir. Saat başına, gündelik, haftalık, aylık ücret gibi.
İşçi tarafından yapılacak işin beher parçasına veya kilosuna veya metrekaresine veya metreküpüne göre bir ücret kararlaştırılmış ise, iş birimine göre bir ücret bahis konusu demektir.
Götürü ücret, bitirilmesi gerekli bir işin sonucuna göre hesaplanan bir ücret şeklidir. Uygulamada birim tespitinin güç olduğu veya seri olarak yapılması mümkün olmayan veya genellikle devamlılık göstermeyip bir süre sonra bitecek olan işlerde işin sonucuna göre ücretin kararlaştırılması halinde götürü toptan ücretten söz edilir.
Ücretin, işçinin daha verimli çalışmasını sağlamak için kârdan hisse şeklinde karşılanması halinde, kâra iştirak şeklinde bir ücret alması ile kâr ortaklığı halinin karıştırılmaması gerekir. Hizmetini işverene kârdan hisse alarak tahsis eden kimse, işi işverenin emir ve talimatı altında yürütüyorsa hizmet akdi söz konusu olur. Şayet iş sahibi ile arasında hem kâra, hem zarara katılma şeklinde bir ilişki mevcutsa bu taktirde ortaklık sözleşmesi var demektir.
Uygulamada bazı işçilere yaptıkları veya yapılmasına aracı oldukları işlerin değeri üzerinden genellikle bir yüzde oranı tespit edilerek ücret ödendiği görülmektedir. (Örneğin, bir tezgâhtarın sattığı malların satış değeri üzerinden % 3 tutarında bir ücret alması veya bir doktorun poliklinikte muayene ettiği her hasta başına vizite ücreti tutarının belli bir yüzdesini ücret olarak alması gibi.)
Komisyon ücreti veya kâra katılma gibi belirsiz zaman ve miktar üzerinden ücret alan sigortalıların prim ve ödeneklerinin hesabında esas tutulacak günlük kazançları 506 sayılı Kanunun 77 inci maddesinin dördüncü fıkrasına istinaden Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmektedir.
Günlük,haftalık veya aylık olarak belirli bir ücrete dayanmış olmayıp da, komisyon ücreti ve kâra katılma gibi belirsiz zaman ve miktar üzerinden ücret alan sigortalıların prim ve ödeneklerinin hesabı, 506 sayılı Kanunun değişik 78 inci maddesine göre tespit edilen prime esas günlük kazancın alt sınırı üzerinden yapılmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununa göre 16 yaşından büyükler için belirlenen günlük asgarî ücretler ile 16 yaşından küçükler için belirlenen günlük asgarî ücretlerin 506 sayılı Kanunun 78 inci maddesine göre tespit edilen prime esas günlük kazancın alt sınırının üstünde olması halinde, prim ve ödenekler bu ücretler üzerinden hesaplanacaktır. (16-57 Ek genelge)
Diğer taraftan, 77. maddenin beşinci fıkrasında, “Şu kadar ki, sigortalının ayrıca belirli bir kazancı varsa, bu takdirde prim ve ödeneklerin hesabında esas tutulacak günlük kazancı, yukarıdaki fıkraya göre hesap edilecek günlük kazancına belirli kazancı üzerinden hesaplanacak günlük kazancın ilavesi suretiyle bulunur” hükmü yer almış bulunduğundan, komisyon ücreti veya kârdan hisse şeklinde ücret alan sigortalı aynı zamanda aylık belirli bir ücret de alıyorsa, sigorta primlerine esas günlük kazancı, Bakanlar Kurulunca tespit edilmiş olan günlük kazancın üstüne ayrıca aldığı günlük kazancın da ilavesi suretiyle bulunacak ve sigorta primlerinin hesabında bu günlük kazanç esas alınacaktır.
Sigortalılara asıl ücretlerinden başka prim, ikramiye gibi çeşitli isimlerle yapılan ödemelerin brüt toplamının, ödendiği ay itibariyle prime esas tutulacağı 77. maddenin 1/b fıkrasının hükmü icabıdır. Bu nitelikteki ödemeler aşağıda belirtilmiştir.
Uygulamada bir çok işyerlerinde üretimi arttırmak ve çalışanları teşvik etmek amacıyla çeşitli isim ve şekillerde primler ödenmektedir. Bunlar ferdî veya toplu iş sözleşmesinden doğduğu gibi işveren tarafından sözleşme dışı bir şekilde de ödenmiş olabilir. Söz konusu primler, ödendiği ayın kazancına dahil edilerek prime tabi tutulacaktır.
İşçilere geçmiş hizmetlerini ödüllendirmek ve gelecekteki hizmetlerini özendirmek amacıyla çeşitli zaman ve vesilelerle ikramiye adı altında yapılan ödemelerde prime esas tutulacaktır.
Ödenmesi Kanundan veya sözleşmelerden doğan ikramiyeler, sigortalının hizmet akdinin son bulmasından evvel ödenmesi şartıyla prime tâbi tutulacaktır.
Kamu kesiminde çalışan işçilere, 6772 sayılı “Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun” a istinaden ikramiye ödenmektedir.
Diğer taraftan, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanuna 2448 sayılı Kanunla eklenen “ Ek Madde
6772 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ilave tediyelerden sigorta primlerinin kesilmeyeceği hükme bağlanmış olduğu halde, 2448 sayılı Kanunda ödenecek iki ikramiyeden sigorta primi kesilmeyeceği yolunda bir hüküm bulunmadığından, bu Kanuna istinaden ve toplu sözleşme gereğince ödenmesi gereken iki ikramiyeden sigorta primi kesilmesi gerekmektedir.
Belli bir hizmet yılını doldurup, işyerinden ayrılmış sigortalılara jübile ikramiyesi adı altında yapılan ödemeler, tazminat mahiyetinde olduğundan ve özellikle bu kabil ödemeler sigortalılığın sona ermesinden sonra yapıldığından prime tâbi tutulmaması gerekmektedir.
3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu kapsamına giren işletmelerde meslekî eğitim gören öğrencilere işyeri sahipleri tarafından ödenecek olan ikramiyelerin, bu öğrencilerin sigorta primlerinin söz konusu Kanunun 25 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kendilerine ödenmesi gereken asgari ücretin % 50 si üzerinden hesaplanması gerektiğinden sigorta priminin hesabında nazara alınmaması gerekmektedir.
Uygulamada bazı görevlerin komisyon, komite, Yönetim kurulu gibi organların toplantılarına katılmak suretiyle yapıldığı ve katılanlara toplantı veya saat başına hakkı huzur adı altında para ödendiği görülmektedir. Bu gibi görevler genellikle seçimle gelenler tarafından yapıldığı ve sigortalı sayılmadıkları için hakkı huzur alanların durumlarının buna göre incelenmesi ve sigortalı addedilmeleri gerektiği anlaşıldığı takdirde, hakkı huzurun ücret vasfı taşıdığı nazara alınarak prime tâbi tutulması sigortalı değiller ise prime tabi tutulmaması gerekir.
İşverenler tarafından mesleğin özelliği göz önünde bulundurularak bazı personele “eleman teminindeki güçlük zammı”, bazı personele de kıdemlerine ve gündeliklerine eklenmek suretiyle “kıdem zammı” adı altında para ödenmekte olduğundan, bunların ücret niteliğinde kabul edilerek sigorta primine tâbi tutulması gerekmektedir.
Sigortalılara, toplu sözleşme hükümleri uyarınca ödenen prim,ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan, ödendiği ayın kazancına dahil edilerek sigorta primi kesilecektir.
Kendisine 506 sayılı Kanunun 77. maddesinin (b) fıkrasında belirtilen prim, ikramiye ve bu nitelikte bir istihkak ödenen sigortalının ödemenin yapıldığı ayda fiilen çalıştığı ve ücret aldığı gün sayısının çeşitli nedenlerle 30 günden az olması halinde o ay içindeki toplam kazancı, ücret aldığı gün sayısına bölünerek, Kanunun değişik 78 nci maddesine göre tespit edilmiş olan asgari ve azami kazanç sınırları da göz önüne alınmak suretiyle prime tâbi tutulacaktır.
Bazı işverenlerce sigortalılara; toplu iş sözleşmesi uyarınca kararlaştırılmış olup olmadığı üzerinde durulmaksızın makam tazminatı, ek tazminat, yakacak, aydınlatma,temizleme, mesken (konut) veya sağlık yardımı, okul, tahsil yahut öğrenim parası, taşıt veya vasıta ücreti, tabii afet yardımı, askerlik yardımı ve dinlenme parası adı altında ödeme yapıldığına rastlanıldığından, kanundaki istisnalar arasında sayılmamış olan bu ve benzer nitelikteki tüm nakit ödemelerin sigorta primlerine tabi tutulması gerekmektedir.
Kurumumuzdan geçici işgöremezlik ödeneği alan sigortalılara istirahatlı bulundukları devrede kendilerine Kurumca ödenen geçici işgöremezlik ödeneği ile o devredeki kazancı arasındaki fark ücretlerin veya bu devrede Kurumumuzca ödenen geçici işgöremezlik ödeneği nazara alınmadan işverenlerce tam olarak ödenen ücretlerin bundan böyle Tüzük, Yönetmelik, Toplu Sözleşme gibi genel düzenleyici tasarruflara dayanarak veya işverence atıfet kabilinden ödenmiş olmasına bakılmaksızın 506 sayılı Kanunun 77 inci maddesinin (a) fıkrası kapsamında mütalaâ edilerek prime tâbi tutulması, bu fark ücretlerin prime esas asgari günlük kazancın altında kalması halinde, 506 sayılı Kanunun 78 inci maddesi gereğince prime esas asgari günlük kazanca tamamlanmak suretiyle iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası primi de dahil olmak üzere prime tâbi tutulması ve bu primlerin ilişkin olduğu sürenin, aylık prim ve hizmet belgesinde gün sayılı olarak gösterilmesi gerekmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu gereğince hak edilen yıllık izin ücretleri, 506 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin (a) fıkrası kapsamına giren ücretler meyanında bulunduğundan,
a) Sigortalıların hak kazanıp da kullanmamış oldukları izin süresine ait ücretlerin, 4857 sayılı İş Kanununa göre, akdin feshedilmesi halinde ödenmesinin zorunlu olduğu, dolayısıyla akdin feshinde hak edildiği nazara alınarak, sigortalılara ödendiği ayın kazancına dahil edilmek suretiyle sigorta primlerine tâbi tutulacaktır.
b) İş Kanununda akdin feshinde, sadece kullanılmayan yıllık izine ait ücretin ödenmesi öngörülmüş olup, izin kullandırılacağına dair bir açıklık bulunmadığı ve izin ücretinin ödenmesi prim ödeme gün sayısında bir artışı doğurmadığı için, izin ücreti için aylık prim ve hizmet belgelerinde ayrıca bir süre gösterilmeyecek, ancak,sigorta primine esas günlük kazanç, o ay içinde ücret alınan gün sayısı nazara alınarak hesaplanacaktır.
c) İzin ücretinin akdin feshinden sonra ödenmesi halinde ise, izin ücretine akdin feshinde hak kazanılmış olduğundan,akdin feshedildiği ayın kazancına dahil edilerek ve ek prim belgesi düzenlenmek suretiyle sigorta primi kesilecektir.
Diğer taraftan, 4857 sayılı İş Kanununda, sigortalılara yıllık ücretli izin süresi için ödenecek ücretler üzerinden işkazaları ile meslek hastalıkları primleri hariç, diğer sigorta primlerinin,Sosyal Sigortalar Kanunundaki esaslar çerçevesinde işçi ve işverenler yönünden ödenmesine devam olunacağı belirtilmiş bulunmaktadır.
Bu hükme göre, yıllık izin ücretlerinden, işkazaları ile meslek hastalıkları sigortası primi kesilmeyecek, ancak, diğer sigorta kollarına ait primler kesilecektir.
Sigortalılara, toplu is sözleşmeleri gereğince ölüm, doğum ve evlenme gibi hallerde verilen izinler dolayısıyla ödenen ücretler ile yıllık ücretli izinlerde izin ücretinden ayrı olarak “izin harçlığı” veya benzer isimler altında ödenen paraların, bahis konusu izinler 4857 sayılı İş Kanununda öngörülen yıllık izin mahiyetinde sayılmadığı, keza izin harçlığı da yıllık izin ücreti niteliğinde olmadığı gibi izin ücretinden ayrı olarak da ödendiği için, iş kazalarıyla meslek hastalıkları priminden istisna edilmemesi gerekmektedir.
B- Prime Esas Olmayan Kazançlar
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 4958 sayılı Kanunla değişik 77 nci maddesinin ikinci fıkrasında, ölüm, doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, ayni yardımlar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek,çocuk ve aile zamlarının sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmayacağı, bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemelerin prime tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Konuyla ilgili olarak Bakanlığımızca hazırlanan “Sigorta Primlerinin Hesabına Esas Tutulacak Kazançların Aylık Tutarının Tespitinde Nazara Alınmayacak Olan Yemek Parası ile Çocuk ve Aile Zamlarının Günlük ve Aylık Tutarlarının Tespitine ilişkin Tebliğ” ile, 1.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere sigortalılara yemek parası, çocuk ve aile zamları adı altında yapılan ödemelerin sigorta primlerinden istisna tutulacak miktarları belirlenmiş bulunmaktadır.
Bu tebliğe göre sigortalılara;
Yemek parası olarak yapılan ödemelerin, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmemesi şartıyla fiilen çalışılan gün sayısı dikkate alınarak 16 yaşından büyükler için her yıl belirlenen günlük asgari ücretin %6’sının yemek parası verilecek gün sayısı ile çarpılması sonucunda bulunacak miktarının,
Çocuk zammı olarak yapılan ödemelerden; iki çocuğa kadar ( iki çocuk dahil ) çocukların 18 yaşını, orta öğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olmaları şartıyla veya çalışamayacak durumda malul bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan erkek çocukları ile yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukları için, sigortalının hizmet akdinin devam etmesi şartıyla fiilen çalışmasının olup olmadığı üzerinde durulmaksızın iki çocuğu geçmemek kaydıyla çocuk başına her yıl 16 yaşından büyükler için belirlenen aylık asgari ücretin %2’si oranındaki tutarının,
Aile zammı olarak yapılan ödemelerin; sigortalının hizmet akdinin devam etmesi şartıyla fiilen çalışmasının olup olmadığı üzerinde durulmaksızın, sigortalının eşinin her hangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olarak çalışmaması ve buralardan gelir veya aylık almaması kaydıyla, her yıl 16 yaşından büyükler için belirlenen aylık asgari ücretin % 10’u oranındaki tutarının,
Aylık sigorta primine esas kazançların hesaplanmasında dikkate alınmaması uygun görülmüştür.
Uygulamaya ilişkin diğer hususlar Kurum web sitesinde de yayımlanmış olan 16.02.2004 tarihli, 16-310 Ek sayılı Genelgede ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
İşverenlerin sigortalılar için ödediği yollukların neleri kapsadığı konusunda 6245 sayılı Harcırah Kanunu ile memurlara tanınan haklar esas alınacaktır.Adı geçen Kanunda harcırah kavramının; yol parasını, yevmiyeyi, memurun ve aile fertlerinin yer değiştirme masraflarını kapsadığı ifade edilmiştir. Bu itibarla sigortalılar için bu konuda yapılan ödemelerle ve aynı nitelikte olanlar yolluktan sayılacaktır.
Bu durumda sigortalılara ferdî hizmet sözleşmesine veya toplu sözleşmeye dayanılarak ve işveren tarafından sigortalının geçici bir görevle başka yere gönderilmesi veya görev yerini değiştirmesi dolayısıyla verilen ve yolluk kavramına giren her türlü ödemeler, belge ile kanıtlanması kaydıyla miktarı ne olursa olsun, prime esas kazançlar dışında tutulacaktır.
Ölüm, doğum ve evlenme hallerinde yapılan yardımlar Kanunda primden istisna edilmiştir. Ayrıca, sözleşmeler ile evli işçilere her ay “evlenme zammı” adı altında yapılan ödemelerin aile zammı niteliğinde olması dolayısıyla bunlar da prime tâbi kazançlardan sayılmayacaktır.
Sosyal Sigortalar Kanununun 77 nci maddesinde, sigortalılara yapılan aynî yardımlar sigorta primine esas tutulmayan istisnalar arasında sayılmıştır.
Buna göre, sigortalılara, un, şeker, yağ, ayakkabı gibi mal olarak verilen yardımlar sigorta primlerine tâbi tutulmayacaktır.
İşyerlerinde para veya kıymetli evrak veyahut da eşya muhafazası ile görevli bulunanlara işverenler tarafından ödenen kasa tazminatları, muhtemel açıkları kapatmak maksadıyla verildiğinden, bunların ücret niteliğinde sayılmaması, dolayısıyla sigorta priminden istisna edilmesi gerekmektedir.
İş Kanununa göre, iş akdinin feshi veya sair sebeplerle işten ayrılan işçilere işverenler tarafından bir defaya mahsus olmak üzere ödenen kıdem tazminatının, niteliği itibariyle ücret sayılabilecek bir kazanç durumunda olmadığı gibi, esasen işten ayrılan sigortalının o andan itibaren sigortalılık vasfı da kalmadığından sigorta primine matrah teşkil etmemesi gerekmektedir.
İşveren tarafından ihbar önellerine riayet edilmeksizin işçinin işine son verilmesi halinde, ihbar önellerine ait ücret tutarlarının tazminat olarak ödenmesi, İş Kanunu gereğidir. Bu durumda işçinin işyeri ile olan hukukî ilişkisi iş akdinin feshi ile sona erdiğinden, ödenen paralar işçiyi himaye gayesine yönelik bir tazminat olup, ücret niteliğinde bulunmadığından, bu nitelikte olan ihbar tazminatı ise sigorta primine tabi olmayacaktır.
Hak edilmemiş bir ücretin ileride hak edildiği zaman mahsubu yapılmak üzere ödenilmesi halinde avanstan söz edilir.Avans almış olan bir sigortalı, aldığı avansı karşılayacak bir süre çalışmadan herhangi bir suretle işten ayrılabilir. Bu takdirde, avans sigortalının şahsî borcu durumuna geçecektir. Esasen kanun hak edilen ücretlerden prim alınacağını hükme bağlamıştır. Bu itibarla, avans, hakedilmiş bir ücret olmaması nedeniyle prime tâbi tutulmayacaktır.
4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; işverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkeme veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işverenin, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorunda olduğu, işverenin başvuruda bulunan işçiyi işe başlatmaması halinde, işçiye en az dört ay en çok sekiz aylık ücret tutarında tazminat ödemekle yükümlü olduğu, 2 nci fıkrasında; mahkemenin feshin geçersizliğine karar verirken, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirleyeceği;
Yine aynı maddenin dördüncü fıkrasında, işçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ve kıdem tazminatı miktarının yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edileceği, işe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin olarak ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ve hakedilip verilmeyen kıdem tazminatının bu sürelere ait ücret tutarının ayrıca ödeneceği,
Öngörülmüştür.
İşçiyi başvurusu halinde bir ay içinde işe başlatmayan işverence işçiye ödenen ve mahkeme veya özel hakemce belirlenen en az dört, en çok sekiz aylık ücreti tutarındaki tazminatın, her ne kadar, 506 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca prime tabi tutulması gerektiği düşünülebilinirse de, yapılacak ödemenin, niteliği itibariyle ücret sayılabilecek bir kazanç durumunda olmaması, esasen işe başlatılmayan sigortalının, başlatılmama nedeniyle sigortalılık vasfının da kalmaması, ödenecek paralar işçiyi himaye gayesine ve işverene işe başlatmama nedeniyle verilen medeni ceza niteliğinde olması nedenleriyle anılan tazminatın prime tabi tutulmaması gerekmektedir.
Feshin geçersizliğine dair mahkeme veya hakem kararının kesinleştirilmesine kadar işçiye çalıştırılmadığı süre içinde en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakların işverenin işçiyi işe başlatması veya başlatmamasına bakılmaksızın ödeneceğinden, bu düzenleme ile, feshin geçersizliğine dair karar alan işçiyi, işe başlatıp başlatmama konusunda işverene verdiği inisiyatife karşılık işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının ödenmesini hüküm altına alarak korumuş, sözleşmenin feshi tarihini, en çok dört aya kadar ileri bir tarihe atmış bulunmaktadır.
Buna göre, işe başlatılsın veya başlatılmasın işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarından prim alınması ve bu sürelerin hizmetten sayılması gerekmektedir.
Öte yandan, işçi işe başlatıldığında, eğer bildirim süresine ait (ihbar) ücreti ile kıdem tazminatı peşin olarak ödenmiş ise, işçiye ödenecek en çok dört aya kadar olan ücret ve diğer alacaklarından mahsup edileceğinden, ancak, 506 sayılı Kanunun 77 nci maddesi uyarınca bildirim süresine ait ihbar ve kıdem tazminatı prime tabi tutulmadığından, işe başlatması halinde işçiye ödenecek en çok dört aya kadar olan ücret ve diğer hakların mahsup edilmemiş haliyle prime tabi tutulması ve bu sürelerin hizmetinden sayılması gerekmektedir.
İşe başlatılmayan ve bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücreti peşin ödenmemiş işçiye, bu sürelere ait olarak ödenen ücret, ihbar tazminatı niteliğinde olduğundan, bu şekilde ödenen bildirim süresine ait ücretin ise prime tabi tutulmaması ve hizmetinden de sayılmaması gerekmektedir.
Sonuç olarak 4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesi uyarınca işçiye ödenecek olan en çok 4 aya kadar ücret ve diğer alacaklarından (haklarından) prim alınması ve bu sürelerin hizmetten sayılması gerekmektedir.
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
| | Bu yazi toplam 4487 kez okundu... | ||
Tweet | ||
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.) |
Copyright © 2024. İpek Bilişim